24 Ağustos 2017 Perşembe

Neden Bir Su Pınarı Kullanmalısınız?

Buzdolabını açtığınızda dışı buğulanmış pet su şişeleri görmek istemiyorsanız, içtiğiniz suyun sıcaklığını kontrol edebilmek ve hem hijyenik, hem de pratik bir şekilde su içmek istiyorsanız, bir su pınarı kullanmanın zamanı gelmiş demektir. Sanılanın aksine, su pınarları ofislere özgü cihazlar değiller. Evde de rahatlıkla kullanılabiliyorlar, aynı benim yaptığım gibi. Plastik bir pompaya basarak su doldurmaktan sıkıldıysanız ve o plastik pompaların kanserojen maddeler içerdiğini biliyorsanız, sizin de su sebili kullanmanız gerekiyor. Pratik, hijyenik, sağlıklı ve lezzetli: Suyunuz tüm bu özellikleri taşımalı.
Ne yazık ki, piyasadaki su sebillerinin çoğunun üretim kalitesi son derece düşük. Çoğu, maliyeti düşürmek için plastik hazneler ve bölmeler kullanıyor. Bu tarz su sebillerinden uzak durun, zira damacana sulara kıyasla hiçbir faydaları bulunmuyor. Hatta daha sağlıksız oldukları bile söylenebilir, zira plastik bölmeler kısa süre içinde kireç tutup suyun lezzetini değiştiriyor. Yeni su sebili mevzuatına uygun, paslanmaz çelikten imal edilmiş hazne ve bölmelere sahip sebiller tercih etmelisiniz: Uğur Soğutma tarafından üretilen USP 20 D, tüm bu özellikleri taşıyor.
                                                        
Tek avantajı bu değil elbette, USP 20 D üç musluğa sahip. Bu durum zannettiğinizden daha önemli, zira sıcak ve soğuk su musluklarına ek olarak normal su musluğu bulundurması, hava sıcaklığı uygunsa suyu doğal sıcaklığında içmenizi sağlıyor. Sıcak/soğuk musluklarla oynayarak ideal su sıcaklığını yakalamaya çalışan (ve başaramayan) herkes, bu özelliği takdir edecektir. Soğuk su bölmesi saatte 5 litre, sıcak su bölmesi ise saatte 2 litre su kapasitesine sahip, yani en kalabalık ailelerin (veya ofislerin) bile ihtiyacını rahatlıkla karşılayabiliyor. Suyu 5 dereceye kadar soğutabilen, 85 dereceye kadar da ısıtabilen USP 20 D, tüm standart damacanalar ile uyumlu. Alt kısmında da kapalı bir muhafaza alanı bulunuyor: Benim yaptığım gibi, yedek damacanayı burada depolayabilirsiniz. Yaklaşık bir aydan beri kullandığım USP 20 D, tüm beklentilerini karşıladı ve uygun bir fiyata son derece kaliteli bir su sebili sahibi olmamı sağladı. Gönül rahatlığı ile tavsiye ettiğim bu modeli https://satis.ugur.com.tr/item/usp-20-d/100017 adresinden peşin fiyatına 12 taksitle satın alabilirsiniz. 
                                             
Bir boomads advertorial içeriğidir.

8 Şubat 2017 Çarşamba

Bilinçaltı Temizliği, Meditasyon ve Thetahealing Tekniğinden Anladıklarım

Bilinçaltına son 6 aydır kafayı takmış durumdayım. Bu konuda çok makale, yazı okudum, bir çok video izledim. 
Bilinçaltı bazı kaynaklarda 6, bazılarında ise 12 yaşına kadar geliştiği yazıyor. Tam bir gerçek var ki o da anne karnından itibaren oluşmaya başladığı.  Annenizin hissettiği tüm acıları, mutlulukları ve diğer hisleri minicikken kaydediyoruz ve yetişkin yaşamımızda bu hislerden faydalanıyoruz. Hatta tüm hayatımızı ona göre koordine ediyoruz.
Bana göre bilinçaltı koca bir çöplük ve tam bir salak. 

Neden böyle düşünüyorum?
1. Bilinçaltı önüne gelen herşeyi kaydediyor ve olmadık anlarda da karşınıza çıkarıyor. Ani duygu değişiklikleri yaşayanların temel sorunu bana göre bilinçaltından geliyor. Çünkü her hangi bir olay karşısında bilinçaltınız bazı şeyleri hatırlıyor ve sizin duygudurumunuzu değiştiriyor.
2. Olumsuz hiç bir cümleyi  anlamıyor ve muhakeme yeteneği yok. Örneğin; kendi kendinize "ben aptalım" dediniz ve bravo aptalsınız. Bilinçaltınız artık sizi aptal olmaya zorluyor. Yada " bu işi başaramam" dediniz, başaracağınız varsada başaramıyorsunuz, çünkü ağzınızdan çıkanları emir telakki ediyor.
3. Kandırılması çok kolay. " bu işi başaramam" yerine inanarak "bu işi başardım" derseniz ona da kanıyor. Dikkat edin, başardım diyorsunuz. Olmuş gibi davranıyorsunuz.

Bilinçaltınızın programlanması yada temizlenmesi diye bişey yok aslında kandırılması var. Olumsuz olan kayıtlarınızı olumluyla değiştiriyorsunuz. Eğer kendi kendinize " ben şişmanım, kilo veremem" diyorsanız yerine " ben zayıfım ve sağlıklıyım" demeyi deneyin.

Olumsuz kayıtlarınızı olumlu ile değiştirirken, odaklanmak ve hayal etmek çok önemli. Odaklanmak için meditasyona başvurabilirsiniz. Meditasyon aslında kişinin dingin bir şekilde kendi ile baş başa kalması. Düşüncelerinizin akışına tamamen dur demelisiniz. Günlük hayatın getirdiği kargaşadan filan uzak kalmalısınız. Bunun için nefes alışverişinize odaklanabilirsiniz. Bir süre sonra düşüncüleriniz gitmiş sadece nefes alışverişinize odaklanmış olacaksınız işte o an " ben zayıfım ve sağlıklıyım" diye zihninize empoze edebilrsiniz. Aslında bu durumu tam uyumak üzereyken de yapabilirsiniz. Uyuklarken aslında meditatif duruma giriyorsunuz.

Thetahealing ise; beyni teta durumuna getirmek ve olumsuz kayıtlarınızı, inançlarınızı, hislerinizi değiştirmek. Beyni tetaya getirmek aslında zor değil, yukarıda anlattığım durumlarda zaten kendiliğinizden tetaya çıkıyorsunuz. Yada birine dua yada beddua ederken tetadasınız. 
Teta durumunda sadece olumsuz kayıtları değiştirmekle kalmıyorsunuz. O anda olmasını istediğiniz ne varsa hayal edin. Hayalleriniz güçlü olsun. Eğer zayıflamak istiyorsanız incecik olduğunuzu, önceden giyemediğiniz tüm kıyafetlerin içine sığdığınızı filan hayal edin. Bir süre sonra hayallerinizi yaşamaya başlıyorsunuz.
Tetahealing yüzeysel olarak bundan ibaret. Detaylı bilgilere zaten google' dan ulaşabilrsiniz. Ben sadece kendi edindiğim bilgileri, biraz bu konuda bilgi sahibi olanlara aktarmak istedim.

Yukarıda bahsettiğim konularda bilgi almak için aşağıda yazdığım video ve kitaplara bakabilirsiniz.

Kitaplar:
-Thetahealing :Sıradışı enerji yaklaşımına giriş/ Vianna Stibal
-Bilinçaltının Gücü/ Joseph Murphy
-İyi Hissetmek/David Burns
-Hayatı Yeniden Keşfedin/Jeffey E. Young

Videolar:
-Seyide Şen/ Enerji Oyunları (Youtube Kanalı)
-Evrim Blaıkçı (Youtube Kanalı

İnternet Sitesi
Şizofren Psikolog

8 Aralık 2016 Perşembe

YOLO Dünyası için Geri Sayım Başladı!

haydar-colakoglu-yolo-uygulama
Ulaşımda En Pratik Yol O!  sloganı ile yola çıkan ve Uber’in karşılaştığı en güçlü rakip olan girişim YOLO için geri sayım başladı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoğun ilgi gören şehir içi, konfor ve kaliteyi birleştiren yolculuklar sağlayan platformlara bir yenisi daha ekleniyor. Kısa süre içinde hayatımızda farklı bir yer edinmeyi hedefleyen girişimin adı YOLO.
YOLO, şehir içinde lüks segment araçlar ile şehir içi VIP taşımacılık hizmeti veren ve sektöre çok iddialı girerek diğer rakiplerine nazaran çok farklı iş modeli ve kazanç vaat eden bir mobil uygulama. Dünyada Uber modeli olarak bilinen mobil uygulamanın Türkiye versiyonu olarak planlanmış olan YOLO, uzun süren Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkmış.
YOLO’yu dünyadaki benzerlerinden farklı kılan en önemli özellik TR’de hukuksal altyapısının sağlamlığı ve farklı kazanç modelleri. YOLO, hem kullanıcılara, hem de iş ortaklarına sağladığı yeni nesil bir iş modeli ile kısa sürede yola çıkıyor.
haydar-colakoglu
YOLO, TEB Holding ve Çolakoğlu Grup Yönetim Kurulu Üyesi Haydar ÇOLAKOĞLU başkanlığındaki güçlü yatırımcı ve yönetim kadrosu ile de dikkat çekiyor. Yönetim kademesindeki 12 kişilik tecrübeli ekibin, 1 yıl süren çalışmaları sonucu ortaya çıkardıkları YOLO, şehir hayatına yeni bir soluk getirmeyi planlıyor.
haydar-colakoglu-teb-genel-mudur
Haydar Çolakoğlu teb genel müdür
haydar çolakoğlu kimdir
Ulaşımdaki zorlukları keyif ve konfor ile çok uygun koşullarda sunmayı hedefleyen ekip adına konuşan YOLO Yönetim Kurulu Başkanı Haydar ÇOLAKOĞLU şunları söyledi;
“Günümüzde temel ihtiyaçlarımızdan biri olan şehir içi konforlu seyahatin hızlı, güvenli ve ucuz olarak sağlanabilmesi başlangıç noktamızdı. Bununla birlikte, kayıt dışı kalan birçok seyahatin kayıt altına alınarak vergilendirilmesi, sektörde hukuksal altyapının sağlamlaştırılması yeni düzende yeni normallere alışan bizler için çok önemli. İşlerimize teknolojiyi en verimli şekilde entegre etmek hem kullanıcılarımıza hem de iş ortaklarımıza yüksek kazanç sağlayacaktır.
YOLO yüzde yüz yerli yapım bir uygulamadır. Amaçlarımızdan biriside bu iş modelini hızlı bir şekilde ülke dışında da kullanılan bir marka yapmaktır. YOLO’nun temel felsefesi bundan ibarettir.
Kendi kurucularımızın sağladıkları desteklerin yanında, henüz başlangıç aşamasında iken Los Angeles merkezli bir yatırım şirketinden 16 milyon dolar değerleme ile bir kısım yatırım aldık. Kendileri ile yaptığımız çalışmalar sonucunda da “you only live once” baş harflerinden oluşan YOLO isminde karar kıldık. Bunun yanısıra Los Angeles, San Francisco, Londra ve Zürih merkezli yatırımcı grupları ile de görüşmelerimiz devam etmekte. Bu güç birliği platformu ile hem UBER gibi bir dünya devine rakip olacak, hem de Türkiye’den bir dünya markası çıkartabilmek için çalışacağız.
haydar-colakoglu-yolo-turkiye
Başlangıç gününde 300’ün üzerinde araç ile hizmet verecek olan YOLO ile kullanıcılar, tek tuş ile araç çağırabilecek, ulaşım ücretlerini kredi kartları ile ödeyebilecekler. Araçta unuttukları herhangi bir eşyanın güvende olduğunu bilecekler. Yıl sonu hedefimizde 1000’i aşkın araçla hizmet vermek var.
Bu uygulamaların yanısıra yolcularımızı çok özel kampanyalardan da faydalandıracağız. Farklılıklarımız, ilk günden bu ayrıcalıklar ile görülecek. Kasim ayında acilacak beta surumu ile İstanbul`un bazi seckin mekanlarinda yapilacak test surusleri ile hizmete baslayacak olan uygulama üzerinden özellikle tanıtım günlerimizde kayıt yaptıran yolcularımıza 15 Aralık - 4 Ocak tarihleri arasında ücretsiz ulaşım hakları, çeşitli promosyonlar sağlayacağız. Açılışa özel bu kampanya gibi birçok büyük kurumdan da kampanya desteği alan YOLO ile yolculuklarınızın standartları değişecek. YOLO’yu hepinize tavsiye ediyorum. YOLO dünyasına hoş geldiniz.”
GooglePlay ve AppStore dan indireceğiniz uygulama sayesinde YOLO dünyasında siz de yerinizi alın. Detaylı bilgi ve iletişim için www.yolo.com.tr adresinden YOLO’ ya ulaşabilir @yolo_turkiye Instagram adresinden de takip edebilirsiniz.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

8 Haziran 2016 Çarşamba

Op. Dr. Furkan Certel' in Elinden Yeni Burnum ve Ameliyat (Rinoplasti) Maceram

Merhaba arkadaşlar, benim gibi burnunuzdan estetik ameliyat olmak istiyor ama korkuyorsanız bu yazım sizler için. 
Öncelikle şunu söyleyim ameliyata karar vermek çok kolay. Bir Doktor seçip,kendinizi ona emanet ediyorsunuz ve iş bitiyor. Ameliyat olduktan sonra böyle olduğuna şüphem yok ama öncesinde neler hissettiğimi anlatamam. Psikolojik olarak ameliyat düşüncesi,narkoz, vs beni çok ürküttü. Eminim daha önce ameliyat tecrübesi olmayan herkes benim gibi korkmuştur. 
Günlerce narkoz ve etkilerini, uyanırken saçmalayıp, saçmalamayacağımı? Hadi Ölürsem,felç kalırsam, bitkisel hayata girersem falan filan düşünmekten uyuyamadım. Burnumun nasıl olacağını düşünmek yerine kendime hayali cenaze töreni filan düzenledim :)   Kendime herşeyi zehir ettim  ama tek kelime ile hepsi " BOŞUNAYMIŞ"

 

Gördüğünüz gibi ameliyatın ardından elimi kaldıracak, gülmeye çalışacak kadar iyiyim :) 
NOT: Ameliyattan takriben 1 saat sonra, şuan için şişme ve morarma yok.

Ameliyata karar verme sebebim, burnumda ki kemerin beni rahatsız etmesiydi. Doktor seçimi ise; beni en zorlayan kısım oldu. Gerçekten seçeceğiniz hekim çok önemli. Bundan yaklaşık 3-4 yıl önce yine ameliyat olmaya karar vermiş ama arkadaşımın ameliyat sonrasında ki halini gördükten sonra vazgeçmiştim. Konya' da yaşayanların ismini çokça duyduğu bir hekime ameliyat olmuştu. Ameliyat sonrası inanılmaz morluk ve şişlikleri vardı. İnsan kendine bu eziyeti yapmamalı demiş ve vazgeçmiştim. Taaa ki doktorum Furkan Beyle tanışana kadar...
Muayene sonrası hemen ameliyat olmaya karar verdim çünkü kendisi inanılmaz derecede güven aşılayan,  rahatlatan, şahane bir mizaca sahip. 2 hafta sonrasına ameliyat günü aldıktan sonra tetkiklerim yapıldı ve ameliyat gününü beklemeye başladım. Ameliyat günü gece 00.00 ' dan sonra bişey yiyip, içmemek gerekiyor bende bu kurala harfiyen uydum.

  

Sabah saatlerinde ameliyata alındım. Tabi sedye üstünde ameliyathaneye doğru seyahat ederken şuan olduğu kadar rahat değildim. Bildiğim tüm duaları hatim indirip, dua ettim. Daha önce hiç ameliyathane görmediğim için öncesinde googledan çeşitli ameliyathane görsellerine filan bakmıştım. Allah' ım ne kadar aptal ve korkağım.
Aslında ameliyathane apaydınlık (niyeyse çok karanlık ve soğuk olduğunu düşünmüştüm), anlatıldığı kadar soğuk olmayan, içinde sizinle birlikte hemşire, asistan ve doktorunuzun bulunduğu çok şirin küçük bir oda. Sağolsun doktorum ben uyuyana kadar sürekli benimle sohbet etti. Herkes narkozdan sonra ışıkların silikleştiğini ve uyuduğunu anlatır, bende doktorumun silikleştiğini anlatıyorum :)
Odaya ilk girdiğimde gözüm kesici, delici alet edavat aradı ama heyecandan sanırım hiç birini göremedim. (Herkes neşterleri filan görüp, tırstığını anlatmıştı ondan bunları gözlerim aradı) Neyse, toparlayacak olursam tek hissettiğim koluma takılan iğnenin acısıydı. Zaten anestezi uzmanı " Tüm hissedeceğin acı bundan ibaret" demişti. Oldukça haklıymış. Sonrasında da dahil olmak üzere başka hiç acı hissetmedim.. Narkoz sonrası odaya inmeden uyandırıldığım için kimse saçmaladiysamda görmedi. Derin bir uykudan uyanınca burnumda sargıyı görünce ameliyatın bittiğini ve hala hayatta olduğumu anladım. İyi tarafından bakın ölseniz haberiniz olmayacak :) Ölmeye takmışım kafayı...

  

İtiraf edeyim bu görseli gördüğümde kulaklarım uğuldamaya başlamıştı. Ölmüş halime uzaktan bakıyor gibi hissetmiştim kendimi. Canım doktoruma ısrar edip, sargıya almadan önce bir fotoğraf çekmesini rica etmiştim.Sağ olsun beni kırmadı ve bana bir ameliyathane hatırası bıraktığı gibi burnumuda öncesinde görme imkanı sağladı.


Evet bu kurbağa kılıklı, balon suratlı benim. Ameliyattan çıktığım ilk gün yok denilecek kadar az şişliğim vardı hiç morluğum yoktu. Sürekli olarak soğuk kompres uygulamalarınında etkisiyle 3. günde bu hale geldim. Benim şişliklerimin en tavan yaptığı gün 3-4-5. günlerdi. Sonrasında hızla inmeye başladı. Morluklarım ise abartı düzeyde olmadı. Tüm bunların geçmesi 10 günü bulmadı.

Ameliyattan 1 hafta sonra tampon, dikiş, sargı, atel ne varsa çıktı ve minik bantlar tutturuldu.Üst görsel ameliyatın 8. günü.. Hızla iyileşiyorum :)
Karşılaştırmalı olarak sağ eski, sol yeni görünümüm.



Şuan özgüvenim daha yerinde ve kendimi çok iyi hissediyorum. O yüzden eğer rahatsız oluyorsanız ertelemeyin. Ne olacaksa olacak, önemli olan o adımı atmak.

Ameliyat olacaklara bi kaç tavsiyem olacak.

*Şişlerden dolayı yemek yeme sorununuz olacak, çorba ve patates püresi benim vazgeçilmezim oldular.
*Ağzınız açık olduğu için boğaz kuruması meydana geliyor. Bunu önlemek için özellikle geceleri maske takmanızı öneririm. Maske sayesinde deliksiz uyudum.
*Doktorunuzun dediklerini yerine harfiyen getirmeye çalışın. Ameliyat sonrası burnunuzu temizlerken kulak çöpünü hunharca kullanın. Tamponu itermiyim, canım acır mı diye korkmayın hiç bişey olmuyor. Okyanus suyunu sıkacağımda çok tedirgin olmuştum, tuzlu su burnumu yakar diye ama normal sudan farksızdı.
*Ameliyatın üstünden tam 1 ay geçti hala üst dudağımı tam olarak kullanamıyorum (örneğin, ruj yedirme hareketini yapamıyorum. Bunun haricinde herşeyi yapıyorsunuz zaten) bu gayet normalmiş, korkmayın.
* Burnumun bir tarafında şişlik kalmamasına rağmen diğer tarafında hala devam ediyor. Min. 6 ay olabilirmiş korkmayın.
*Tampon, dikiş alınırken hiç bir acı hissetmeyeceksiniz, kendinizi acıya endekslemeyin. Tampon çıkınca rahat nefes alıcam sanacaksınız ama tıkanıklık devam edecek, korkmayın:) Onun içinde zamana ihtiyacınız var.
*Kanamalar dikişten sonrada hafif devam edebilir buda normal.
*Koku alma hissim gidecek mi diye endişe etmeyin hala narkotik iti gibi koku alıyorum. Hatta tampon varken bile kokuları şahane alıyordum.
*Banyo işi problem saçlarınızı yıkamak için en yakın kuaföre gidin evde kendinizi yormayın. Vücudunuzu yikamanizda hiç bi sorun yok zaten.

Tabi ki bunlar hekimlik tecrübesi, teknik, vs ile igili. Bu yüzden doktorum Furkan CERTEL beye sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Gelelim kapanış konuşmasına;
yanımdan hiç ayrılmayan dostlarıma, aileme, akrabalarıma, kısacası beni yalnız bırakmayan herkese teşekkür ediyorum.

Şimdilik benden bu kadar, eğer sorunuz olursa yetenek.sizin@gmail.com adresine mail atarak soru sorabilirsiniz. Daha fazla burnumun yeni halini görmek istiyorsanız instagramdan " yeteneksizin" hesabına göz atabilirsiniz.

Güncelleme Şubat 2017:
Operasyonun üzerinden 9 ay geçti ve son halim aşağıdaki görsede ki gibi oldu. Halimden oldukça memnunum. Fakat Furkan hoca artık İstanbul' a gitti.